-Ya sen ne diyorsun?! Yine kan beynime çıktı. ‘Bunlarla benim ne alakam var? Ben mi çalıp çırptım, aksine! Ben herşeyi doğru yaptım diyorum sana! Ben bana ne dedilerse onu yaptım be!’
-Sen çalıp çırptın evet!
- NE?
Dimdik bakıyoruz karşılıklı: Ben duyduğuma inanamanın hayreti, o ise duyurmak isteme arzusu ile dimdik bakıyor. Gözleri çakmak çakmak, bir ışık çakıyor üzerime. Sonra şok:
- Sen çaldın tabii. Lara’nın hayatından çaldın. Lara çok kıymetli kızım yaşam için! Lara’yı bekliyor yaşam. Ama hep Lara’da çaldın sen. Sen Lara’yı yok saydın da bu sözde sana öğretilenleri yapacağım ve mutluluk, para, başarı her neyse işte bir şeylere sahip olacağım diye bir çakma kimlik inşa ettin. ‘En’ olmak için işleyen bir kimlik. Sen kontrol etmeye çalıştın herşeyi deli gibi, şöyle olsun, böyle olsun diye. Sen rekabet ettin ondan, bundan, şundan daha iyi olmak için ve öne geçmek için, sen yaptın her hamleyi öbürü arkada ne halde kaldı bilmek istemeden. Sen nefessiz bıraktın Lara’yı illa şöyle olacaksın, böyle olacaksın diye. Parlatıyor zannederken tüylerini, sen tükettin kendini. Kılıfın güzel göründüğünden kendin de inandın masalına ama için tükendi, kurudun kızım. Leş kargası da geldi sana dadandı tabii. O, ‘Bakın ben ne kadar iyiyim, güzelim, başarılıyım’ kabuğunun altındaki cansızlık onu çekti. Uyan.
Şok içindeyim. Ne diyor bu adam? Bugüne kadar hiç duymadığım bir lisan ile hiç duymadığım bir içerik koyuyor önüme. Bütün hiddetimle beraber çöküyorum bir anda. Yeniliyorum. Pes ediyorum. Bilinmez olan ile karşılaştığındaki boşluk kaplıyor her yanımı. Öyle bir boşluk ki, bu bilinmeyen yerde, ne yöne gideceğini, ne söyleyeceğini ne yapacağını bilememen sebebiyle koca bir boşluk. Bir cevap üretebildiğimde bambaşka bir ses çıkıyor benden, çaresiz bir ses:
- Bunları yapmayıp ya ne yapacaktım? Bize öğretilenler bunlar değil miydi?
-İşte öğretilenler yanlış Lara, insan işlemiyor. Hata veriyor. Hep dünya işlemiyor zannediliyor ama işlemeyen insanlık. İşlemeyerek de bu hale geldi.
‘Ne yapacaktım?’diyorsun. Cevap çok basit: Kendin olacaktın. Lara olacaktın. Bir şey yapmaya çalışmayacaktın. Lara olacaktın.!
Lara olmak ne ki?
Lara’nın hikayesi, yaşamın beklediği seni keşfetmen, yaşayabilmen ve böylelikle Can Borcu’nu ödeyebilmen için bir davettir. Var mısın?
Seyir eden misin, seyreden mi bu âlemde?
İnsan ne gerçekte? İnsan yaşamının amacı ne? Bize dayatılmış bir hayatta çırpınarak yol bulmaya çalışmak mı yaşam? Yoksa kendi gerçeğini özgür seçimlerle ifade ederek, gerçekten var olarak yaşayabilir mi insan?
Kendi zannettiği bir kimliğe uygun şekilde, yaşam zannettiği karmaşık bir zaman akışında rolünü korka korka ama ezbere oynayan genç bir kadındı Mina. İçindeki boşluğu doldurabilmek için kendisine ait olmayan kararlarla savrulup durdu. Ta ki yolu, gerçekten ve gerçekte yaşamayı seçmiş biriyle kesişene kadar. Hikâyenin bundan sonrası, kendi gerçeğine aynada bakmaktı sadece.
Kendi gerçeğimizi keşfetmek ve onu yaşamda ifade ederek ‘benzersiz ben’ olmayı deneyimlemek yolculuğu, ancak hayatın bize izlettiği filmi, inandığımız hikâyeleri, ezberlediğimiz gelgiti bırakarak mümkün. Yüz binlerce okura ilham veren Seyir, bu yolculukta herkesin karanlığını aydınlatacak bir fener, elini tutacak bir yol arkadaşı. Çünkü mutsuzluğu, başarısızlığı ve umutsuzluğu terk etmek için, dönüşüm için, yaşamın kurbanı değil sahibi olabilmek için tek bir seçim yeterli. Var mısın?
Are you experimenting or are you being experienced?
What is human truly?
What is the purpose of human life?
Does life mean trying to get by struggling in a life that is imposed on us? Or is it possible that one may express her/his unique truth and thus live freely and truly? Mina was a young woman who played her role in fear, in a complex timeline that she thought was life, with an identity that she thought was her own. To fill the void within, she was making decisions that does not belong to her, leading her deeper into dark. Until she crossed paths with someone who had chosen to live solely in truth. The rest of the story was finally looking at her real self in the mirror. The journey of discovering our own truth, experiencing the 'unique me' and to be able to express it in life are only possible if we can leave that movie our mind makes us watch, made up of false stories we've been believing for so long, forcing us to live in a constant loop. Inspiring hundreds of thousands of readers, The Experiment is a powerful lantern that will illuminate the readers' minds with truth and be a companion in the journey of getting out of fear to life. For to abandon unhappiness, failure and despair, to transform, to be the owner -not the victim- of life, one choice is enough.
Are you in?
Seyir eden misin, seyreden mi bu âlemde? Kendi seyrini yazmaya hazır mısın?
Bugüne kadar binlerce Seyir okuyucusu, Mina’nın yolculuğuna tanıklık etti. Şimdi sıra senin hikâyende… Seyir’den izler taşıyan Seyir Defteri’ni kendi yolculuğunu yazmak için kullanabilir, Mina gibi bir dönüşüm yolculuğuna çıkabilirsin. Unutma, bu hikâyenin başrolü sensin!
